Akademisyenlerin sorunlarının Doçentlik kriterlerinden ibaret olmadığını ifade eden Saadet Partisi Hatay Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’de diplomalı kitle içerisinde akademisyenlerden daha mağdur bir sınıfın olmadığını bu nedenle akademisyenlerin özlük haklarının bir an önce iyileştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
İKTİDARIN GÖREVİ SORUNLARI TESPİT ETMEK DEĞİL, SORUNLARA ÇÖZÜM ÜRETMEKTİR
Akademisyenlerin sorunlarının Doçentlik kriterlerinden ibaret olmadığını ifade eden Saadet Partisi Hatay Milletvekili Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’de diplomalı kitle içerisinde akademisyenlerden daha mağdur bir sınıfın olmadığını bu nedenle akademisyenlerin özlük haklarının bir an önce iyileştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
BÜROKRATİK ALANDA OLMAYAN HİYERARŞİK KAST SİSTEMİ AKADEMİK ALANDA VAR
Akademisyenlerin yaşadığı sorunlarına da değinen Çalışkan, “Akademisyenlerin öncelikli sorunları kadro, maaş ve hiyerarşik sistemdir. Hiçbir bürokratik alanda olmayan hiyerarşik kast sistemi akademik dünyasında fazlasıyla var. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) 12 Eylül Askeri darbenin ürünüdür.” dedi.Çalışkan, bir akademisyenin doçentlik kadrosu alıncaya kadar iş garantisi olmadığını dile getirerek, “Araştırma görevlisi, öğretim görevlisi, doktor öğretim üyesi olsun bütün akademisyenler, doçentlik kadrosu alıncaya kadar 20 yıl boyunca sözleşmeli personel olarak görev yapıyor. Herhangi bir kurumdaki temizlik işçisinin bile kadro garantisi varken sözleşmeli çalışan Doçentin kadro garantisi yoktur. Akademisyenlerin özlük haklarının bir an önce iyileştirilmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
BELEDİYE İŞÇİLERİNİN İŞ GÜVENCESİ VERİLMELİDİR
Akademisyenlerin sorunlarının yanı sıra, Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) çalışanlarınında iş kaygısı taşıdığını ve belediye işçilerinin kadroya alınması gerektiğini vurguladı.Kamu nitelik itibariyle dürüst davranır, kamu çalışanları kar amaçlı değil, hizmet amaçlı üretim yapar, kamu çalışanları devleti bir şirket olarak görmez ve gönüllü hizmet alanı olduğunu vurgulayan Çalışkan, “Bu açıdan da kamuda çalışanların tümünün aynı maaşı almasa bile iş güvenliği itibariyle aynı derecede kadrolu olmaları gerekir. Seçim döneminde söz verilen ama seçim öncesinde bırakılan belediye işçilerinin kadrosuzluk sorunu ciddi bir problem olarak önümüzde durmaktadır. Belediye başkanı giderayak seçimi kaybedecekse yerine başkası gelmişse veya bu belediye başkanı bırakıp başka bir siyasi partiye mensup belediye başkanı gelecekse oradaki çalışanların iş güvenceleri kaybolmaktadır. Bu açıdan bütün belediye çalışanlarının hatta meslek örgütlerinin tamamı 657 tabi memur gibi iş garantisi verilmelidir. Belki özlük hakları maaşları iş durumuna göre değişebilir ama kamuya ait bir yere giren hiç kimse bu açıdan böyle bir problem yaşamamalıdır. Bu korkuyu kimseye yaşatılmamalıdır.” dedi.
KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSÜ ÇALIŞANLARI İŞ KAYGISI TAŞIMAKTADIR
Ülkemizde devasa sorunlar olduğunu ifade eden Çalışkan, “Bu sorunları iktidar mensupları da zaman zaman dile getiriyor ama iktidarın görevi bu sorunları tespit etmek değil sorunlara çözüm bulmaktır. Muhalefetin görevi ancak burada yol göstermek olabilir. Mesela kamu mühendislerinin çok önemli bir fonksiyonu olduğu halde maaşları çok düşük olduğu bilinen bir gerçektir. Yine Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) çalışanları; TİGEM, Devlet Demir Yolları, bankalarda, Türk Telekom’da Süt Endüstri Kurumlarında, Et ve Süt Kurumu gibi pek çok kurumda çalışan insan her an siyasi irade değişikliği veya yönetici değişikliği ile iş kaygısı yaşamaktadır.” eleştirisinde bulundu.